16 Ekim 2011 Pazar

KUŞ




Kuş, bir burun deliğinden çekiyor havayı,
Salıyoruz kainata doğru.
Uçuyoruz; kanatlarımızda bir  bir düşerken tüyleri
ve içiyoruz içimizden geçenleri.

Kuş!
İn gökyüzünden...
Bu inatçı yalnızlık kimin eseri?

21 Ağustos 2011 Pazar

BAZEN



Bazen mavilikler içinde kaybolmak istersin.
Başında kırmızı bir güneş vardır,
Yıldız tutarsın,
Gök yutarsın;
Kararırsın kendi içinde güne doğru.
Gündüze doğru açarsın tekrar.

Yakıp yıktıkların sadece bir ödül.
Çünkü kaybedince varlığından haberdar olduğun o kadar çok şey var ki
O kadar çok şey var ki;
İstemediğin,
Delil niyetine yaşamadığını gösteren...

Bazen kırmızıda boğulmak istersin.
Yeşil bir feslehen saksısından atlayıp,
başaramazsın.
Tutar ayaklarından sarmaşıklar.
Tutturursun kendini anlamsız bir şarkıya,
salınırsın...

Her koşulda bir turuncu yalnızlık var.
Islak ayak parmakların kadar rüzgarı hisseden.
Haydi koş iklimlere doğru,
Kırılsın dalgalar,
Kırılan dalgalara doğru koş...

Koş;

Eriyen sana doğru koş.

2 Ocak 2011 Pazar

ZAMİR



Bir şehrin öbür ucunda kapatmıştık perdelerimizi,
Bir cümlenin en ucunda bir ayrılık yaşamıştık;
Soyut, anlamsız gelmişti gitmelerimiz,
Kalmalarımız bir bardaktaki kırılgan su damlası.
Giderek iç içe geçiyorken biz,
Kabımız, evrenimiz, dağılan düzlemimiz...
Kırılan bardağımız gibi dağılan ruhlarımız,
Hep birlikte küçük bir veda yaşadık.

Artık komşu evlerden dedikodu yapan teyzeler yok,
Artık bir neslin veda etmeye kıyamadığı asırlık şarkılar da...

Bir başka artık kışın soğuğu,
Teninde iz bırakmadan sadece canını yakan.

Bir başka artık vazgeçmişliğim,
Nefes aldığıma bile beni inandıramayan.
Bir başka artık başkalar,
Başkasından bana, içime dolan.

Bir başka, bir ben varım artık
İnanmazsın ama, inanmazsın biliyorum
Bu da aslında bir başka yalnızlık,
İçimde boş durmayan,çoğalan
Yoran.