
Sessizce terkettiğim savaş alanına
Parçalanmış ruhumun tanecikleri yağıyor;
Yağmur gibi...
Yağmur ne kadar garip,
Islattıkça verdiği ağırlık,sonsuzluk duygusu;
Ve içiçe geçmiş buruşukluk hissiyatı,
Tene değen su bu kadar acıtamaz ruhu.
Sonra kalkıyorum yerimden,
Evren de kalkıyor,gezegenler,güneş...
İçsel bir haykırış eşliğinde devam ediyoruz yola,
Sağda , solda eski dost mezarları bırakarak...
Sızarken ruhun derinliklerine çamurlaşmış damlalar,
Dalgalar oluştururken kalp kaslarına yakın yerlerde,
Bir savaşı daha bitirdik;
Bir ordu daha tükettik zamana karşı...
Şimdi gene bir boşluk arıyorum,
En derininden , kendim için süzülmeye,
Ağrılar baş ucumda , reçetem biraz daha zehir
kaç kere sıktım tetiği hatırlamıyorum,
aslında şimdiye ölmem gerekirdi...
ya bir son , ya bir son daha başlangıç olur,
bilmiyorum!
sadece; aslında ölmem gerekirdi...