23 Temmuz 2008 Çarşamba

RÜYASIZ İKLİMLER


acı tohumları ekip biçmek için
yaşadıkça çoğalan çöl rüzgarları
ellerinde küçük bir matara
insanlar....
beklerler kuraklıktaki tanrıyı

kelleler kesilir
kan damlar toprağa
adaklar adanır küçük tanrılara
güncel hayat , mayın tarlası
elinle bassan ayağın gene çukurda

süründürdükçe düşünceler eteklerinde dağların
bir sonraki tepe için
umut dolu bakışlara mahkum
hep bir sonraki , bir sonraki için
eli mahkum
yürekler acı yerken
diller mahkum suskunluğa

rüyasız iklimlerdeyiz
oyuncusuz tiyatrolarda sessizlik kadar
içimizdeki lav eritiyor ruhumuzu
bir adım kadar kolay sonuçlar üretirken hayata
ellerimizle bastırdıklarımız
ya birilerinin kafası yada kendimiz

kalmadığı yerde durmak isteriz
son kalanı koklamak
açlık...
içten gelen bir zehir.

suskunluk dışa vurum ifademiz
ne kadar derindeyiz?
aşağıdan mı bakarsak ölüm yoksa yukarısı mı cennet
sadece rüyasız iklimlerdeyiz...

gökhan gökçe